Sizce dahi olmanın sırrı nedir? Yaratmak için harika bir akıl mı yoksa ustalık mı?
İnsanlık düşünme yeteneğini keşfettiğinden beri bu kapasiteyi geliştirmeye çalışmaktadır. Bu soru iki farklı araştırmacının ilgisini çekerken, onları yıllarca insan dehasının nasıl oluştuğunu araştırmaya yöneltti. Araştırmalar sonucunda ortaya çıkan ve hemen hemen tüm dahilerde görülen ortak özelliklerin neler olduğunu hızlıca öğrenelim…
Profesör Craig Wright, yirmi yılı aşkın süredir dahiler üzerinde çalışıyor. Halen Yale Üniversitesi’nde Dahi İnsanlara ders vermektedir.
Blog yazarı ve öğretmen Henrik Karlsson ayrıca yirmi tanınmış dahinin kırk iki biyografisini inceledi ve çocukluklarını keşfetti.
Birbirinden habersiz aynı araştırmayı yapan bu iki adamın ortak bir noktası vardı: Dahilerin karakter aşamalarını gruplandırmış olmaları. Böylece her biri ‘dahilerin zekasına yardımcı olan özelliklerin’ bir listesini çıkarmıştı. Bu iki çalışmayı birleştirdiğimizde karşımıza adım adım nasıl dahi olunur? soru cevaplanır.
Bu sorunların neler içerdiğine bir göz atalım. ?
1. IQ seviyeniz bir dahi olacak kadar değerli değil. Ortalama bir zeka bile yeterince artar.
İşin garibi, aşırı derecede yüksek bir IQ’ya sahip olmak dahi olmak için değerli bir faktör değil. Wright, ortalama zekanın üzerinde olsanız bile diğer faktörlerin daha değerli olduğunu vurguluyor. Karlsson tamamen aynı. Birincisi çevrenizle ilgili. Çevrenizin başarı üzerinde düşündüğünüzden daha fazla etkisi vardır.
2. Bir dahi sosyal çevre ve koşullar tarafından yaratılır.
Wright, gerçek zamanda, gerçek yerde olmanın avantajlarından bahsediyor. Bill Gates bunun en güzel örneklerinden biridir. Bir genç olarak, ülkedeki bilgisayar laboratuvarına yakın yaşadı ve ailesi zengindi.
Da Vinci’nin Rönesans döneminde Floransa’da olması ya da Einstein’ın Almanya ve İsviçre’nin sağlam eğitim ortamlarında yetişmesi için de aynı şey söylenebilir.
3. Eğitim değerlidir ama kişisel gelişim daha değerlidir.
Karlsson, Blaise Pascal ve Woolf gibi bazı dahilerin evde eğitim gördüklerini söylerken, ‘Buna gerek yok. Kendi kendine çalışma yeterliydi. Özellikle, kendileri keşfetmeye bırakıldılar.” diyor.
Yoğun merak çoğu zaman dahileri bu kendi kendine eğitime yönlendirir. Profesör Wright, bu içgüdünün Da Vinci’yi anatomi, matematik, sanat ve hatta uçuş okumaya sevk ettiğini söylüyor. Bire bir merak, geniş bir bahis yelpazesinde öğrenmeyi de çekici kılmaktadır. Bilgiyi benzersiz bir biçimde getirmek, dahiler için hoş bir duygudur.
Entelektüel kapasiteye sahip bir kişi, genç yaşta eğitim alarak veya kendini geliştirerek başarıya ulaşır.
Karlsson, Virginia Woolf’un babasının öğretmen olmasının avantajlarından bahsediyor. Thomas Hardy ve Alfred Lord Tennyson gibi ünlü İngiliz Edebiyatı şairleriyle arkadaş olması da önemlidir. Size şans gibi görünse de aslında çevresel bir faktördür. Bu ünlü yazarlar akşam yemeği için Woolf’un evine uğrarlardı. Virginia’yla sık sık konuşurlardı ve bir çocuğun anlaşılmaz konuşmalarını şaşkınlıkla dinlerdi.
Üstelik bunun için çalışmamış ve kendini bu yönde geliştirmemiş olsaydı, elbette bu sohbetlerin hiçbir faydası olmayacaktı.
4. “Öğrenmenin eğlencesi can sıkıntısını giderir.”
“Dahi, insanların yaşamlarında evrensel olarak tanınan bir noktadır.”
Bugün çocukların eğlenecek çok şeyi varken, Karlsson okuduğu dahilerin çoğunun açlıktan öldüğünü söylüyor. Dahası, birçoğu izole bir yaşam sürdü. Bilerek veya hastalık nedeniyle genellikle oyun arkadaşı olmayan insanlardı.
Örneğin Voltaire, Musk, Teddy Roosevelt, Tesla, John Stuart Mill ve Descartes çocukluklarını mahalle çocuklarıyla çıkmak yerine okuyarak geçirdiler. Bu nedenle kendi kendine çalışma, onlar için “zihinlerini meşgul etmenin” bir yoluydu.
5. Hayal gücü ve oyunlaştırma çözüm bulmayı kolaylaştırır.
Alt tarafının rüya olduğunu unutma. Rüya görmek aslında beyninizi çok geliştiren bir şeydir. Örneğin, Mozart’ın kız kardeşi ona “ebedi çocuk” dedi. Ayrıca ‘sihirli flüt’ hakkında bir opera yazdı ve hayali arkadaşları oldu.
35 yaşında Picasso, hayatını bir çocuk gibi resim yapmaya çalışarak geçirdiğini söyledi.
Einstein’ın ayrıca “çocuksu bir zihniyete” ve serbest oyun anlamına gelen “spiele” gibi alışılmadık analizler hakkında düşünme yeteneğine sahip olduğu söylendi. Oyunlaştırıyordu.
Elbette tüm bunlar Mozart kadar tuhaf olmanız veya Descartes gibi kendinizi kilitlemeniz gerektiği anlamına gelmiyor. ?
Wright ayrıca, düşünmeyi bir oyuna benzeten çocuksu bir zihnin yararına da işaret ediyor. Buna ‘fikirlerle serbest oyun’ denir.
Meraklı bir tutum benimsemek, farklı bir konuda araştırma yapmak zihninizi boşaltmanın bir yolu olabilir.
Her zaman ekstra kredi dersleri alabilir ve hayali bir arkadaş edinebilirsiniz.