İmamoğlu: ‘Gidersem memleket veleddalin amin…’ Hadi oradan, böyle bir şey olur mu?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 22 Temmuz 2022’de başlayan ‘300 Günde 300 Proje’ maratonunun 300’üncü projesini tanıttı. 34’üncü yılını kutlayan Metro İstanbul, yüzde 100 yerli üretim raylı sistem aracı ‘Tram34’ü İstanbul’da hizmete açtı. Cumhuriyetin 100. yılı.
Tram34’ün tanıtım toplantısı ve Metro İstanbul Ar-Ge Merkezi’nin açılışı nedeniyle düzenlenen törende konuşan İBB Önder ve Millet İttifakı Başkan Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, “Hem hafif hem hafif olan kendi raylı sistem aracımızın üretimine başlıyoruz. metro ve tramvay fonksiyonları Gerçek bir milli teknoloji “Tram34’ü biz üreteceğiz” dedi.
İmamoğlu, “Kendisini mucize olarak tanımlayan bir zihne asla güvenmeyin. Mucize herkesin kendisine aittir. Çünkü o kişi, Yaradan’ın mucizesidir.” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“2019 Haziran ayında ‘Metroları İstanbul’da ulaşımın bel kemiği haline getirmek ve daha fazla metroyu daha az maliyetle ve daha kısa sürede şehrimize kazandırmak için yola çıktık’ dedik. Çıktık ve çıkmaya da devam edeceğiz.Bugün bu alandaki vizyonumuzun geldiği noktada 85 milyonu gururlandıracak bir ana şahit olduğumuzu belirtmek isterim.Tüm tasarım ve tescil işlemlerini tamamladık. tramvay aracımız Tram34’ün süreçleri.Bugün atılan imza ile Metro A.Ş inşallah değerli bir adım atar ve resmi olarak üretime başlar.
Vizyonumuzun üç ayağı var. Birinci; Yıllardır ihmal edilen İstanbul’un ihtiyacı olan metro yatırımlarını bir an önce bitirmek. İkincisi; Metro işletmeciliği kalitesi ile konforlu ve dakik ulaşım sağlamak. Bu çok değerli. Çünkü insanlar metroyu ne kadar çok kullanır ve keyif alırsa o kadar çok sever. Üçüncüsü ise; bu ortamı bu alanda fırsata çevirerek yerli üretim ve yerli teknolojinin gelişmesine öncülük etmek. Biz şu anda dünyanın en yüksek metro üretimini yapıyorsak ve tabiri caizse altını metro ve demir ağlarla değiştiriyoruz ve bu ihtiyacın diğer eserlerini, araçlarını ve diğer unsurlarını hazırlamak gibi bir sorumluluğumuz var. İnşallah bu alanda yerli üretim ve yerli teknolojinin geliştirilmesinde öncü olacağız ve hedefimizi belirledik.
25 YIL İLE KIYASLANIRSA, BAŞARILARIMIZ VAR DEMEK: 4 yılda yaptıklarımızı 25 yılla kıyaslarlarsa çok güzel şeyler başardık. Bunun anlamı, Metro İstanbul’u bu kadar kısa sürede bir dünya markası haline getirmek için arkadaşlarımın vizyoner çalışmaları ve sonuçları ve aldıkları belgeler Genel Müdürümüz tarafından bizlerle paylaşıldı. Metro İstanbul, dünya çapında tanınan bir İBB markası haline geldi. Daha da yükseleceğine yürekten inanıyorum. Bu bizim için büyük bir gurur. Her zamankinden daha fazla gurur duymak için buradayız. Çünkü hem hafif metro hem de tramvay işlevi olan kendi raylı sistem aracımızın üretimine başlıyoruz. Gerçek bir milli teknoloji parçası olması çok değerli. Tram34 üreteceğiz. Çünkü Tram34’ün sahibi İBB’dir. Tescili, her şeyi, Ar-Ge Merkezi, tüm patentleri ve siz değerli yol arkadaşlarımızın emeği ile bu mümkün olmuştur.
BAKANLIKTAN BEKLEDİKLERİMİZ: Buradaki farkımız patentli bir çalışmayı kamuoyuna sunmuş olmamızdır. Bu değerlidir. Yani 16 milyon İstanbul’un hakkı olan bir eseri sizlerle paylaşıyoruz. Milli teknolojinin tam da bu olduğunu söylemek isterim. 2021 Temmuz ayında buraya yaptığım ziyarette çalışma arkadaşlarım bana Ar-Ge Merkezi’ni gezdirdiler ve Genel Müdürümüz, Genel Müdür Yardımcımız ve diğer tüm arkadaşlarımız bana nasıl baktıklarını heyecanla gösterdiler. O gün heyet aşamasında olan bu Ar-Ge Merkezi maalesef bakanlıktan kaydını alamadı. Her konuda uğraştığımız gibi o konuda da bekletildik. Ancak Tram34 projesi bana anlatıldığında ve arkadaşlarımdaki o heyecanı görünce ben de heyecanlandım ve bir an önce başlamaları ve bu konuda cesur olmaları gerektiğini onlarla paylaştım. Bugün hem Metro İstanbul’un hem de Raylı Sistemler Daire Başkanlığımızın henüz fikir aşamasında olan bir projeyi sahiplenmesi ve tüm aşamalarını tamamlayarak hayata geçirmesi çok değerli. Yani hem tasarım oluşturuldu, patent alındı, sistem olgunlaştırıldı, hem müşteri işe hazırlandı hem de iş hazırlandı. Şimdi üretim başlayacak. Bu kadar kısa sürede bunu başarmaları alkışı hak ediyor. Hepinize teşekkür ederim.
BEYLİKDÜZÜ METROSU 2 YILDIR EGO, kibir ve siyasi kavramlarla ENGELLENMİŞTİR: Beylikdüzü metrosu ile ilgili zorluk, tıkanıklık, taşınma vb. konular 2 yıldır titizlikle verdiğim bir uğraştır. Beylikdüzü metrosunun hikayesi benim için 2002 yılına kadar gidiyor. Bu bir hikaye değil, gerçek. Kendi gözlerimle şahit olduğum o bölgede yaşayan bir iş adamı ve insan olarak 2004 yerel seçimlerinin seçim vaadi Beylikdüzü Metrosu’dur. 2003 yılında yapılması planlanan istasyonların başka bir devlet kurumu tarafından İBB’ye kullanıldığı o projenin dönemine ve imza dönemine tanık oldum. Bir kulübün spor yöneticisiydim. Yine üst düzey bir yetkili ile bir yere giderken yanımdaki Beylikdüzü belgesini görünce sordum. Allah beni hep ilerde ihtiyacım olacak şeylerle karşılaştırıyor böyle tesadüfen. Bu yüzden kendi şansıma inanıyorum. 2003 yılında gözümün önünde imzaladığı eser. Yıl geldi, 2023. 20 yıl. Bunlar kısıtlamalar, onlar hakkında konuşmamız gerekiyor. 20 yıl. O gün Beylikdüzü ve çevresinde 1-1,5 milyon vardı; Şimdi 3 milyona yakın nüfusu ilgilendiren bir sorundan bahsediyoruz. Ve yazık, 2 yıldır ego, kibir, siyasi kavramlar üzerinden bloke olma konuları… Yazık. Bu bir parti değil. İnsanlar kaybediyor.
36 YILDA TOPLADIKLARI PARAYI BİZDEN 10 AYDA ALDILAR: Sabiha Gökçen’e bağlantı hattı olan bakanlığın yaptığı hattın parasını 10 ayda bizden aldılar. Hani geçen açtılar, teşekkür ettik. Peki bu yasa daha önce neydi? 36 yılda devlet kesintili maaş alıyordu, 36 yılda. ’36 yıl çok, bunu 20 yıla bağlayalım’ değil. Ne var efendim? Ekrem İmamoğlu veya CHP’li bir belediye başkanı görev başında. 10 ayda parayı keseceğinize dair bana garanti verin, o 740 kilometreyi 4 yılda bitirmezsem yıkılırım. Bu utanç verici. Başka bir deyişle devlet, devletin kurumuna zulmediyor mu? İstanbul’un parası. Yani Hazine parayı buradan gönderiyor. Hızla oradan alır ve bu tarafa aktarır vb. Bakanlıktan bir şeyler çıkıyor… Bunlar boş işler. Bu artık sona ermeli. Memleket yoruldu kardeşim. Bu nedir? İstanbul Büyükşehir Belediyesi kimdir? 16 milyon insan. Ekrem İmamoğlu kimdir? Vatan evladı. Burada yaşayan insanlar kimler? Ülkenin diğer oğulları. Her zaman birlikte. Onlar da öyle. Nedir bu yarış, bu çekişme? Akıllara durgunluk veren değil.
ONLAR GİBİ DÜŞÜNMEYEN ‘FRAMAN’: Suat Bey diyor ki; Vagonlar 4 aydır gemide bekliyor. Tarık Bey biliyor. Bu utanç verici. Vagonu alacağız, heyette bekliyor. Bazen gizli anlaşmalara girerler. Bakın, oybirliğiyle geçiyor. ‘Tamam’, ‘Bu iş olur’ diyoruz. Ancak Cumhurbaşkanlığına gidiyor, otobüs alımı için 3 yıldır bekliyor, hala bir sonuç yok. Bu ne? Vallahi böyle bir şey yok. Bazen siyasi çekişmeler olur. Onu anlıyorum. Ama bunun bir sınırı var. Hepsi bu değil. Aslında, artık sınırı aştılar. Tıpkı onlar gibi hain de düşünmeyendir. Bu garip, akıllara durgunluk veren. Bunu ülkemizin hiçbir vatandaşına anlatamayız. Bu saçmalıklarla uğraşmayı bırakalım. Herkesin derdi bu ülkenin kalkınması olmalı. Ve bu gelişme bir mucize değil. Buradaki insanların işi. Başka yerlerde, başkalarının emeği. Başka bir şey yapıyor. Uçuyordu. Başka bir şey yapıyordu. Bırak o yapsın. Daha fazlasını yapmasına izin verin. Bu topraklar artık size emanet. Bak, ne diyoruz? Bu senin ulusun. Taraf A, Taraf B değil; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin projesi. Geçmişten günümüze emek vermiş insanların işi kardeşim. Metro İstanbul 34 yaşında.
MUCİZE HER İNSANIN KENDİNDEDİR: Kendini mucize olarak tanımlayan bir zihne asla güvenme. Mucize her insanın kendisidir. Çünkü o kişi Yaradanın mucizesidir. ‘Gidersem memleketim veleddalin amin…’ Hadi, çekil oradan. Böyle bir şey olur mu? Çocuğumun yüzüne yetişemiyorum. 24 yaşındaki oğlumun yüzüne yetişemiyorum. 17 yaşındaki oğluma da 12 yaşındaki kızıma da asla ayak uyduramıyorum. sen de öyle Çocuklarına güvenen bir ailede büyüdüm. 21 yaşında babam bana işimi emanet etti. Ben de her işimi emanet etmek için mücadele ediyorum. Her görev, her iş, her ticaret, hayatım böyle geçti. Çünkü halkıma güveniyorum. 2 kere 2, 4. Bu ülkenin 86 milyon insanına güvenen bir akıl lazım. Şunu unutma. Bu olabilecek en kötü şey. “Gidersem duman çıkar!” gidersem olur mu Biz hayranız, değil mi? Sevgili dostlar, buradan oraya gittiğimizde hayatın bitip bitmeyeceğine dair garantisi olan var mı burada? Allah koruyucudur, yani -aşa- ortak koşmak demektir. Bunlar gerçekten akıllara durgunluk veren şeyler. Onları aşmak zorundayız. Lanet olası bir parti yok. Siyasetin gündemini bizden sonraki nesle anlatamayız. Yarın bize gülecekler. Aslında çocuklarımız bize gülüyor. Bu yüzden kurgular, meditasyonlar görüyoruz, uyduruyorlar, el sallıyorlar, dümen görüyorlar; Yani bizimle çok eğleniyorlar. Onlara bayılıyorum. Onlara bir şans verirsek, bizi havaya uçururlar. İşte üretme ve önümüze koyma fırsatı verdiğimiz değerli yol arkadaşlarımız. Alıcı burada, satıcı burada. Ne güzel bir işbirliği. İmzayı al, işini yapsın. Kişiyi değil, eseri alkışlayalım.”
Başıma gelenleri söylemeye utanıyorum: Ben sadece sürecin bir aktörüyüm. Ben İBB Başkanıyım. Konumum ne olursa olsun, sürecin bir aktörüyüm. Ama iş kalıcıdır. Kurum kalıcıdır. Kurallar kalıcıdır. Onları güçlendirelim. Onları alkışlayalım. Alkışlıyorsak o insanlar, o yapımda emeği geçen, alın terini döken, o işe aklını ve fikrini katan herkes, o alkışın bir parçasıdır. Beni alkışlarsan kibir olur, kibir olur. ‘Her şeyi biliyorum.’ Hadi oradan. Kesinlikle bildiklerimin sonu. Ama şunu hakkıyla biliyorum ve tartışıyorum: Bugün 16 milyona, yarın 86 milyona güvenmeyi uygun buluyorum. Bu yüzden bu döngüyü bitirmemiz gerekiyor. Bir avuç insan… Zenginlik falan… Duyduğun hikayeler… Pandora’nın Kutusu gibi. Utandım. Politik olarak, bununla tatmin olamam. Duyduğum şeyler… Yıllardır duyduğum şeyler hakkında duyuyorum. ben de yaşıyorum siyasetin içindeyim 10 yıldır yaşıyorum. Başıma gelenleri bir anlatabilsem… Anlatmaya utanıyorum. Çünkü desem vali var, bakan var, kaymakam var, belediye başkanı var, cumhurbaşkanı var, herkes var. Ben utandım; Nasıl açıklamalıyım? Başkanım kardeşimdir. Aynı fikirde olmadığım gibi, insanlar onu seçti. Valimiz, bakanım. Onlarla girdiğim diyaloglardan utanıyorum. Nasıl açıklamalıyım? Bir belediye başkanı Erzurum’a gideceğim diyerek 50 otobüsü meydana çeker. 1000 yıl düşünsem, onu düşünemem. Böyle bir akıl.” (HABER MERKEZİ)